Sosyal Medya

Güncel

Rusya Küba’ya, Türkiye Musul’a!

Bu cazibeli başlık bir savaş tarifi değil.. ABD, Rusya, Türkiye ve bölgeyle bağlantılı ülkelerin kullandığı özel bir dil! Yani aramızda konuşuyoruz...



Nedret Ersanel - Yeni Åžafak

Bu cazibeli başlık bir savaş tarifi değil.. ABD, Rusya, Türkiye ve bölgeyle bağlantılı ülkelerin kullandığı özel bir dil! Yani aramızda konuşuyoruz...

“Fransa BaÅŸbakanı Clemenceau: Pekala, ne konuÅŸacağız?

İngiltere Başbakanı Lloyd George: Mezopotamya ve Filistin.

Clemenceau: Bana ne istediğini söyle.

George: Musul'u istiyorum.

Clemenceau: Alacaksın.. Başka?

George: Kudüs'ü de istiyorum.

Clemenceau: Onu da alacaksın”... (Aralık 1918. Kırmızı Çizgi-Paylaşılamayan Toprakların Tarihi, James Barr, Eylül 2016.)

Batı tipi paylaşım müzakerelerinin üslubu, bu türden pervasızlık ve kendini beğenmişliklerle bezelidir...

Ãœstelik bu “aldım, verdim” basitliÄŸindeki “samimi uzlaşı”, sonunda kendi aralarında da “ben seni yendim” ihanetlerine kapı aralar...

***

Türkiye ve OrtadoÄŸu'ya yönelik “küçük görme” hali aslında çok daha kesici hırslar barındırır ve “uluslararası iliÅŸkilerin doÄŸası” sayılarak sıradanlaÅŸtırılan Oryantalizm ruhunun “gücün karanlık yüzüne” sadakatini saklar.

Yukarıdaki mini diyalogun ardındaki zihin aslında şudur...

“Osmanlı'nın Suriye'de uÄŸradığı hezimetin büyüklüğü ortaya çıkınca, akÅŸam yemeÄŸinden sonra Lloyd George, 'Türkiye'yi bölme iÅŸini' nasıl yapacağına dair kafa yormaya baÅŸladı. ('CAC Hankey Belgeleri 1/6, günlük, 6 Ekim 1918.) Ä°ngiltere BaÅŸbakanı Paris'teydi ve düşmana sunacakları ateÅŸkesin koÅŸullarını Fransızlarla tartışarak geçirdi. Lloyd George Türkleri o kadar sevmiyordu, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu'nun yok olmasını o kadar uzun zamandır istiyordu ve bu o kadar açıktı ki,bakanlarından biri rüyalarını Yunanca görüp görmediÄŸini merak etmiÅŸti.” (Lord Meston, 'Mr. Lloyd George's Memoirs, Ä°nternational Affairs, vol.14, no.2, 1935, Say; 243.)

***

Öte yandan, Batı liderliklerinde izlenen bu kiÅŸisel deformasyonun ülke çıkarlarını takip etme ve unutmama halinde “devlet ÅŸuuru” denilebilecek bir nokta da var...

Haçlı savaÅŸlarından yıllar yıllar sonra.. I. Dünya Savaşı ertesinde Ä°ngiliz kuvvetlerinin Ä°srail, Filistin, Gazze iÅŸgali sırasında Selahaddin Eyyubi'nin mezarına gelen General Allenby'nin çizmesiyle taşı dürterek,“Selahaddin, bak yine geldik” demesi odur...

***

Bugün Suriye, Irak, Musul'da yaÅŸanacak tehlikeli geliÅŸmelerin eÅŸiÄŸinde, ilk kez, “Batı koalisyonunun” kendi arasındaki-ve Türkiye'de hiç konuÅŸulmayan, belki de bilinmeyen-çıkar kesiÅŸmelerini keskinleÅŸtirmeyi artık akıl etmeliyiz...

Birbirlerine kurdukları tuzakları geceleri derinleştirmek gerekiyor.

Rusya ve ABD arasındaki dengesizliklere asılmak da bir tanesidir ama.. Sanki İngiltere, Fransa, İsrail, İran, Mısır, Irak, vb., tüm aktörlerin birbirleriyle hesapları, korkuları hiç yokmuş, hepsi birmiş gibi kabul ediyoruz...

Oysa ortalık yanıyor...

Sykes-Picot ağızlardan düşmüyor ama Osmanlı'yı parçalarken birbirlerini nasıl gırtlakladıklarını unutuyoruz.

Sykes, Picot, Lawrance, Bell çöl üzerinde kumdan sınırlar Ã§izerken, örneÄŸin Fransızlar Yahudileri Londra'ya kışkırtıyordu.

Musul konuşulurken petrol lafının en az konuşulduğu zamanları yaşıyoruz.. Garip! Herşey oradan başladı oysa.

O zaman “ayrıcalıklı ülkeler” arasındaki somut ihtilafa bir tane somut nefret örneÄŸi verelim...

İngiltere-Brexit-AB ilişkilerini biliyoruz.. İngiltere'nin yeni Dışişleri Bakanı'nın Türkiye ziyaretinin tazeliğini hatırlıyoruz...

Seçim arifesinde ABD'nin Suudi Arabistan'a taktığı çelmeyi de gördük. Bunun petrol fiyatları ve İran-Riyad ilişkilerinde-mevcut görüntü ne denli tersini gösterse de-esneme yarattığı da hissediliyor...

O halde.. Åžu “garip soru” haktır...

Londra, petrol-enerji ilişkilerinde Washington'a mı bağlı olmak ister, yoksa şu sıralar Musul'la sembolize edilebilecek, içinde Türkiye, Arabistan, Kıbrıs, İsrail haritasının vaadlerine mi?

İkinci kısmı bilemem...

Ama birinci kısımdan, yani tarihin herhangi bir döneminde majestelerinin Oval Ofis'e enerji üzerinden bağımlı kalmayı kabul etmeyeceğinden eminim...

“Amerikalılara petrol için bağımlı olmayı Britanya'nın 'en rahatsız edici' bağımlılığı ilan ederek hükümetin BaÄŸdat ve Musul bölgelerinin kontrolünü ele alması, 'Mezopotamya ile Ä°ran'dan Akdeniz'e gidecek boru hatları için Suriye'deki bölgesel düzenlemelerin ve diÄŸer yerlerdeki geçiÅŸ haklarının Ä°ngiliz çıkarları lehine güvence altına alınması”... (IOR, L/PS/11/151, Petroleum Executive, memorandum, 'Petroleum Position of the British Empire', Aralık 1918.)

***

Hatta ÅŸimdi üstlerine gitmenin de zamanıdır. Ama “cepheden” deÄŸil.

Fırından taze çıktı... “Moskova, Sovyetler BirliÄŸi döneminde askeri üslerinin olduÄŸu Küba ve Vietnam'da yeniden üs kurmak, bu ülkelerdeki askeri varlığını yeniden tesis etmeyi düşündüğünü açıklandı. Reuters'in haberine göre Rusya'nın bu iki ülkede eskiden askeri üsleri bulunuyordu. Rus haber ajanslarının bildirdiÄŸine göre bu açıklamayı Savunma Bakan Yardımcısı Nikolai Pankov yaptı” ('Rusya, Küba ve Vietnam'da askeri üs istiyor', 07/10.)

Bugün Irak ve Suriye'de onlarca ülke mevcut.. Ancak Küba ve Vietnam üçer ülkeyi ilgilendiriyor...

Vietnam; ABD, Rusya, Çin.

Küba: ABD, Rusya, Türkiye!

Bu sefer böyle yapılmalı.

Yoksa yine, “bak yine geldik” diyecekler...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.